Prof. Dr. Naci Görür, 52 binden fazla insanın hayatını kaybettiği Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin vurduğu 11 ilde yürütülen yapı çalışmaları için uyardı. “Maalesef tüm çalışmaların doğru ve yeterli olduğunu söyleyemem” diyen Görür, “Adıyaman’dan Hatay ve hatta Bingöl- Karlıova’ya kadar Malatya- Elâzığ üzerinden giden hattın levha sınırı olduğu gerçeğini atladık” dedi.
Görür, “O bölgede kullanacağın mimari planlama farklı olur. Mesela, 3-4 kata izin verilir veya perde beton ya da çelik ile yapılar yap dersin, yapıya deprem izolatörü konulmasını zorunlu tutarsın. Yani ‘yap-sat’çı müteahhitlere verip, işi alelacele yaptırmak olmaz” diye seslendi.
Hürriyet’e yaptığı açıklamalarda Prof. Dr. Görür, “Japonya gibi bilgi toplumları depremi anlayınca, teknolojinin de gelişmesi ile hemen önlemini almış, yöreye göre şehir planlaması ve yöreye göre ev inşa etmiş. Ama biz, Türk milleti olarak 21. yüzyılda bunu hâlâ idrak edememişiz. Problem bu” diye konuştu. Görür, “Çok bağırdım, hep bağırıyorum ama istenilen ölçüde aktif çalışma hâlâ yok! Oysa depremle yaşamak ancak güvenli yapılar ve de partiler üstü siyasetle mümkündür. Hayat-memat meselesidir. Halkımız da artık ‘Bana bir şey olmaz’ demesin. Sana bal gibi de bir şey olur” diye sitem etti.
11 ilde başlayan çalışmalar için doğru ve yeterli diyemem”
11 ili etkileyen Kahramanmaraş depremlerinin ardından bölgede başlayan çalışmalar için “Maalesef tüm çalışmaların doğru ve yeterli olduğunu söyleyemem” diyen Görür, şöyle konuştu:
“Malatya- Elâzığ üzerinden giden hattın levha sınırı olduğu gerçeğini atladık”
“Bölgede yaşayanları depreme karşı bilinçlendirmek, daha güçlü yapılar inşa etmek ve bu yapıları fay hattı üzerinden ziyade zemini daha güçlü bölgelerde yapmak üzerine değil de yine ‘Kısa zamanda gereğini yaparız’ mantığıyla yola çıktık. Yanlış anlaşılmasın depremzedeyi aç, susuz, evsiz bırakmamak çok ulvidir ama Adıyaman’dan Hatay ve hatta Bingöl- Karlıova’ya kadar Malatya- Elâzığ üzerinden giden hattın levha sınırı olduğu gerçeğini atladık.
“Bu bölgelerin deprem üretmeye devam edeceği bir gerçek”
Bingöl Karlıova’dan Hatay’a kadar, Türkiye sınırlarını konuşacak olursak 600 km. levha sınırıdır. Arap-Anadolu-güneyde de Afrika levhası. Bu levhaların arasından geçen sınıra Doğu Anadolu Fayı diyoruz. Bu faylar da kafalarına göre deprem üretmez. Yedi ve üzeri için belirli miktarda kuvvet veya stres birikmesi lazım. İşte biliminsanları ne zaman burada yeterli stres birikeceği ve deprem olacağını öngörebilir. Gel gör ki uyarılarımız siyasilerin bir kulağından girdi, ötekinden çıktı. Halk desen hiç umursamadı. Bu bölgelerin deprem üretmeye devam edeceği ise bir gerçek. Burası levha sınırı olduğuna göre burada öyle çalakalem yapılaşmaya gitmek doğru değildir. Burası özel bir bölgedir. Özel bölgelerde kentleşme de özel olur.
Önerilerde bulundu: 3-4 kata izin verilebilir, perde beton ya da çelik ile yapılar şart koşulabilir…
O bölgede kullanacağın mimari planlama farklı olur. Mesela, 3-4 kata izin verilir veya perde beton ya da çelik ile yapılar yap dersin, yapıya deprem izolatörü konulmasını zorunlu tutarsın. Yani ‘yap-sat’çı müteahhitlere verip, işi alelacele yaptırmak olmaz. Olursa ne olur? Belli süre için problemi çözersin ama gelecek nesillere aynı sorunu havale edersin. 100 yıl sonra yine aynı felaketi yaşarsın. Bana hep ‘Ne zaman olacak?’ diye soruluyor. Bir kere bu ne zaman sorusunu bırakacağız, belki yarın belki yarından da yakın… Zamanı ile uğraşmak yerine probleme odaklanmalı.”
“Önlem alırsan İstanbul, aslan gibi bekler depremi”
Beklenen Marmara depremi için “şanssız kuşağız” diyen Naci Görür, teknolojinin de geliştiğine vurgu yaparak, “Bir kenti karakterize eden 6 bileşen vardır: Yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, ekosistem- çevre, ekonomi. Bu 6 bileşeni deprem dirençli yaparsak sorun çözülür. Önlem alırsan İstanbul, aslan gibi bekler depremi. Ben de korkuyorum ama silkelenip ayağa kalkmak lazım. Korkmak çare değil” diye konuştu.