Otizmin nedeni bağırsakta mı saklı? ‘Çürütüldü’ denilmişti, yeniden gündemde

Otizm ve Bağırsak Sağlığı Arasındaki İlişki Araştırıldı

Yapılan araştırmaya göre, otizmli çocuklar ile nörotipik çocukların sindirim sistemi bakterilerinden oluşan mikrobiomlarında önemli farklılıklar olduğu ortaya çıktı. Bu farklılıklar, davranış ve öğrenme ile ilişkili beyin bölgelerini etkileyebiliyor.

Bilim insanları, 8 ila 17 yaş arasındaki 43 otizmli çocuk ile 41 nörotipik çocuğun dışkı örneklerini ve beyin taramalarını karşılaştırdı. Yapılan karşılaştırmada, otizmli çocukların, serotonin üretiminde rol oynayan bazı sindirim moleküllerine daha az sahip oldukları belirlendi.

Çalışma, vücudun yüzde 90’ından fazlasının bağırsakta üretildiği serotonin hormonuna odaklanıyor. Serotonin eksikliğinin sosyal etkileşim, öğrenme ve duygusal düzenleme gibi temel beyin işlevlerini olumsuz etkilediği gözlemlendi.

Öte yandan, otizmli çocukların çoğunun sindirim rahatsızlıkları yaşadığı biliniyor; mide sorunları, kabızlık ve şişkinlik gibi belirtiler sıkça görülüyor. Bu araştırma ise, bu fiziksel rahatsızlıkların otizmin nörolojik semptomları ile ilişkili olabileceğini ortaya koyuyor.

Araştırmaya göre, annelerin hamilelik döneminde antibiyotik kullanması da önemli bir faktör olabilir. Çünkü bu tür ilaçlar, annenin mikrobiyomunu etkileyerek gelişmekte olan bebeğin beyin sağlığını olumsuz etkileyebilir.

Profesör Lisa Aziz-Zadeh, araştırmanın baş yazarı olarak, “Daha önce beyin ve bağırsak yapısındaki farklılıklar gözlemlenmişti. Biz ise bu bağlantıyı net bir şekilde görebildik. Beyin ile bağırsak sağlığı arasındaki ilişki, otizm belirtileri üzerinde aracılık edebilir” şeklinde konuştu.

Ancak bilim insanları, bu araştırmanın henüz neden-sonuç ilişkisi kuramadığını belirtiyor. Yani bağırsak bakterilerindeki değişikliklerin otizme yol açıp açmadığı konusunda kesin bir sonuca varılamamıştır. Yine de elde edilen bulgular, otizm spektrum bozukluğunun sebeplerinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor.

Related Posts

Uzmanlardan diyaliz hastalarına ‘yazın doğru beslenme ve dengeli sıvı tüketimi’ uyarısı

Yaz aylarında diyaliz hastaları için en büyük tehdidin hatalı beslenme ve fazla sıvı alma olduğuna dikkati çeken uzmanlar, yüksek tansiyon ve kalp gibi çeşitli rahatsızlıklarla karşılaşmamak için dengeli ve doğru tüketim tavsiyesinde bulundu.

Japon usulü yürüyüş! Tüm dünya bu yöntemi deniyor, sosyal medyada yer yerinden oynadı

Fitness çılgınlıklarının sosyal medyayı çepeçevre sardığı bu günlerde son zamanların en popüler konusu ‘Japon yürüyüşü’ oldu. Kolay, hızlı ve kan basıncını düşürmeyi vaat eden bu yöntem düzenli bir şekilde uygulanırsa hızlı sonuç veriyor. Peki nedir bu Japon yürüyüşü?

Sinsice ilerliyor: Bacak ve kollardaki bu değişikliklere dikkat!

Lenfödem hastalığı sinsi ilerliyor ve geç tanı konduğunda tedavisi zorlaşıyor. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Deniz Çevirme, lenfödemin belirtileri ve erken teşhisin önemi hakkında uyarılarda bulundu.

Kolesterolü doğal yollarla düşürmek mümkün mü?

İlaç kullanmadan kolesterol seviyesini düşürmek isteyenler için umut verici çalışmalar var. Ancak her doğal yöntem bilimsel değil. Bitkisel kürlerden diyet takviyelerine, Akdeniz mutfağından yaşam tarzı değişimlerine kadar doğal yöntemlerin etkisi ne kadar gerçek?

Kalp krizi riski herkese eşit değil

Kolesterolü yüksek olan herkes aynı riski taşımıyor. Kolesterol testleri çoğu zaman eksik bilgi veriyor. Gerçek riski belirlemek için trigliserit, HDL ve bel çevresine de bakmak gerekiyor. Kan tahliliniz “normal” çıksa bile kalp krizi riski taşıyor olabilirsiniz. Çünkü total kolesterol değeri, partikül boyutu, insülin direnci ve bel çevresiyle beraber değerlendirilmelidir.

Koruyucu adımlar ve yeni umutlar

Her demans geri döndürülemez değildir. B12 eksikliği, tiroit hastalıkları, depresyon… Bazı nedenler düzeltildiğinde zihin yeniden açılabilir. Zona aşısı yaptıranlarda demans riski % 20’ye kadar azalıyor. En iyi koruma mı? Egzersiz, sosyallik, kitap, sebze, denge.