İSTANBUL – İlk olarak 2011 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından duyurulan Kanal İstanbul projesiyle ilgili Danıştay 4. Dairesi, bölgede yeniden bilirkişi keşfi yapılmasına karar verdi. Danıştay 4. Dairesi, Kanal İstanbul projesi için verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararına karşı açılan çok sayıdaki yürütmenin durdurulması talebiyle ilgili davacılardan 10 ila 65 bin lira arasında değişen ücret talep etti. ‘Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu’, 20 davacıdan bilirkişi keşfi için toplamda bir milyon TL’ye yaklaşan bir ücret talep edilmesine tepki göstererek bu durumun hak arama özgürlüğünü kısıtladığını belirtti. Ancak Kanal İstanbul projesiyle ilgili yargılama sürecindeki tek sorun keşif ücreti değil.
Davacı kurumlar arasında yer alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) adına Prof. Dr. Beyza Üstün ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) avukatı Ekin Öztürk ile Kanal İstanbul projesine verilen ÇED olumlu raporunu ve açılan davalardaki sorunları konuştuk.
‘YÜRÜTMENİN DURDURULMASI UYGULAMASI MAHKEME TARAFINDAN ANLAMSIZLAŞTIRILDI’
Kanal İstanbul projesine karşı İstanbul’da yaşayanlar başta olmak üzere çeşitli kentlerden yüzlerce kişi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, (İBB) meslek örgütleri, çevre dernekleri, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerin açtığı dava 20 dava mevcut. Projenin imar planları, plan revizyonlarının iptal edilmesi için yine TMMOB’a bağlı odalar tarafından açılmış 10’dan fazla davanın yargılamasına devam ediliyor. Kanal İstanbul projesine 2020 yılının başında Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen ÇED olumlu kararı sonrasında açılan davada, bölgede bilirkişi keşfi gerçekleştirilmişti. Ancak, davacılar arasında yer alan HDP, raporun ve keşfin meşru olmadığını belirtmişti. TMMOB ise ÇED’in iptal edilmesi ve davaların düşürülmesi gerektiğini savunmuştu.
Gelinen aşamada Danıştay 4. Dairesi, bölgede yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi. Danıştay, yürütmenin durdurulmasına ilişkin ise karar açıklamadı. TMMOB’nin avukatı Ekin Öztürk, geçtiğimiz haftalarda mahkemeye beyanname sunduklarını belirtti. Öztürk, mahkemenin yürütmenin durdurulması kararını vermeyerek, yasada öngörülen tedbirlerin yargı eliyle anlamsızlaştırıldığını belirtti.
‘YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA YETERLİ GEREKÇE VARDI, MAHKEME KARAR VERMEDİ’
Öztürk, mahkeme tarafından daha önce yaptırılan bilirkişi keşfinden sonra hazırlanan raporun ‘sorunlu’ olmasına rağmen projenin zararlarını ortaya koyduğunu sözlerine ekleyerek şöyle konuştu: “Mahkeme dosyasına tarafımızca sunulan pek çok raporla birlikte bilirkişi raporunda yer alan ifadeler, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunu gösteriyor. Uzun yıllardır süren bu dava ivedi yargılama usulüne tabii olmasına rağmen uzatıldı. Yürütmenin durdurulmasına yeterli gerekçeler olmasına rağmen, mahkeme karar vermekten imtina etti.”
‘HUKUKA AYKIRI İŞLEMİN DEVAMINA OLANAK SAĞLANDI’
Projeye ilişkin pandemi sürecinde dahi ihaleler yapıldığını hatırlatan avukat Öztürk, mahkemenin yürütmenin durdurulmasına karar vermeyerek, hukuka aykırı işlemin devamına olanak sağladığını ifade etti: “Mahkeme, yasada öngörülen yürütmenin durdurulması kararını bu ara süreçte anlamsız hale getirdi.”
‘BİLİRKİŞİ KEŞFİ MEŞRU DEĞİL’
Prof. Dr. Beyza Üstün de ÇED raporuyla birlikte, bilirkişi keşfinin meşru olmadığını ifade etti. 2022 yılında yapılan bilirkişi keşfine dair aldıkları tutumun, yeniden yapılması beklenen bilirkişi incelemesi için de geçerli olacağını belirten Üstün, şöyle konuştu:
“Mahkeme şimdi yeniden keşif yapılmasını istiyor. Bir miktar da para istiyorlar. Ancak bu keşfi de meşru bulmuyoruz. Şunu belirtmeliyim ki bilirkişi ücreti istemek bile meşru değil. Dava açanları yıldırma operasyonu yapılıyor. Biz dayanışmayı örüyoruz. Dava sürerken, adım adım imar planlarıyla bu işi yürütüyorlar. Bu aslında bir kamu davası çünkü bütün halkları, doğal yaşamı ilgilendiriyor. Normal şartlarda ücret istenmemesi gerekir. Biz keşfe dair yine aynı tutumu alacağız, gideceğiz ve meşru olmadığını belirteceğiz.”